Araziden Toplanmaları: Hemen hemen akla gelebilecek tüm yaşam ortamlarını işgal etmiş olan böcekleri toplamak öncelikle bilgi ister. Çünkü her türün yaşadığı bir ortam vardır ve bunun bilinmesi de uzmanlık gerektirir. Çoğunlukla belirli bir grup böceğin toplanılması için arazi çalışması yapılır; fakat birlikte yakalanılan diğer gruplar da değerlendirilmek üzere saklanır ya da tanınmak (teşhis edilmek) üzere uzmanlarına gönderilir. Yakalama kural olarak atrap ya da böcek kepçesi denen, saplı, 20-30 cm 2 açıklığı olan bir çembere geçirilmiş tül, naylon ya da bez torba ile yapılır. Duruma göre pens, aspiratör, çeşitli tuzaklar, hatta el kullanılabilir. Toprakta yaşayanlar icin çoğunluk Apterygota türleri için, % 75'lik alkol ya da % 4-10'luk formol doldurulmuş huni şeklindeki tuzaklar; geceleri, ışık, özellikle lüks ışığı ya da morötesi ışınlar veren lambalar ya da tuzaklar, ayrıca uçan böcekler için taşıtların üzerine bağlanmış ince gözenekli, torba şeklindeki ağlar hem gündüz hem de gece kullanılabilir. Arazi taraması sırasında her böcek türünün farklı bir ortamı tercih ettiğini akıldan çıkarmamak gerekir. Eğer olanak varsa her türün erkek ve dişisinden en azından 20'şer tane yakalamak, seri oluşturmak ve ilerideki istatistiksel hesaplamalar için kolaylıklar sağlar. Engebeli arazilerde, özellikle dağlık bölgelerde yükseklere çıktıkça türlerin değişeceğini unutmamak ve toplamayı ona göre yapmak gerekir. Coğrafik olarak kısmen ya da tamamen yalıtılmış görünen her bölgeden, aynı türden olduğu varsayılan örneklerden, ileride populasyonlar arası karşılaştırma yapabilmek için yine 20'şer örnek alma en garantili yoldur. Ayrıca aynı biyotoptaki her katmanda, örneğin bir ağacın kökünden yapraklarına kadar, kökte, meyvede, çiçekte, yaprakta, kabukta, kabuk altında, yaprak döküntülerinde vs.'de değişik böcek türlerinin yaşayabileceğini unutmamak gerekir.
Bunun yanısıra bir yıl içerisinde her türün ortaya çıkma zamanının farklı olduğu ve bu zamanın bölgelere göre büyük ölçüde değişebileceğini bilmek gerekir. Bir bölgeyi bir defa ziyaretle bulunamayan bir türün daha önce ya da sonraki bir zamanda ortaya çıkabileceğini de hesaplamak gerekir. Ayrıca böceklerin özellikle havanın açık, sıcak ve güneşli olduğu günlerde daha kolay yakalanabileceklerini unutmamak gerekir. Sularda yaşayanlar ya da gelişmesi sularda olanların larvaları, duruma göre, kepçe, ağ, dipağı ya da kazıyıcı kepçelerle toplanabilir. Bir kısmı taşların altında yaşadığı için elle çevrilmek suretiyle dikkatlice incelenmelidir. Sularda arama yaparken yükseklerden aşağıya indikçe ve suyun akış hızına göre farklı grup ve türlerin yaşadığını göz önüne almak ve özellikle suyun sıcaklığıyla gelişim evreleri arasında yakın bir ilişkinin olduğunu unutmamak gerekir.
Mağaralarda elektrik feneri kullanmak ve yakalama işlemini çoğunluk dikkati bir şekilde elle ya da pensle yapmak gerekir. Çakıllı yerlerde yaşayanları, çakıllar kaldırılmak suretiyle yakalanabilir ya da özel tuzaklar kullanılır. Canlı materyalin içinde parazit gibi yaşayanlar, örneğin mazı gibi, mümkünse konakları ile birlikte, bozulmadan toplanmalıdır.
Toplama Yapıldıktan Sonra Dikkat Edilecek Konular: Öncelikle böceğin toplandığı yerin adı (il, ilçe, köy ve yakalanılan yerin özel ismi, Örneğin: Erzincan, Kemaliye, Yuva, Kırkgöz), tarihi (gün, ay, yıl olarak), yüksekliği (altimetre ile ölçmek suretiyle), biliniyorsa üzerinde yaşadığı bitkinin ismi, bilinmiyorsa ve olanak varsa bitkinin bizzat bilimsel örneği, varsa bireylerin yumurtası, larva formu (her evreden örnek olması tercih edilir), pupu, varsa değiştirilmiş derisinin örneği (eksuvi) alınıp uygun şekilde paketlenmeli ve herbirinin üzerine bu bilgileri içeren etiket iliştirilmelidir. Etiketler çoğunluk suda bozulmasın diye kurşun kalemle yazılır. Etiketin sonuna örneği toplayanın ya da yakalayanın ismi eklenir. Ayrıca rakam, uygun bir kod ya da işaret kullanmak suretiyle diğer özellikleri (sıklıkları, zarar dereceleri, bozulabilecek renk ve desenleri vs.) ayrı bir deftere işlenir ya da örnek paketlerine iliştirilir.
Öldürme Şekilleri: Çoğunluk dibine KCN (potasyum siyanür) konmuş, üzerine 0.5-1 cm. alçı dökülmüş, ağzı sıkı kapanabilen ve kolay açılıp kapanabilen, içinde su çekebilen kurutma kağıdı ya da benzer bir kağıt bulunan (fazla örnek konursa oluşacak suMu va da ağızlanndan çıkabilecek sıvıları emmesi için) bir şişenin içerisinde öldürülürler. Boş bir şişeye etil asetat emdirilmiş bir pamuk atılan böyle bir kavanoz, yine avnı işlevi görür; hatta kasları sertleştirmediği, dolayısıyla ileride gerilmelerde (preparasyonda) kolaylık sağlayacağı ve rengin bozulmasına daha az neden olacağı için tercih de edilir. Ayrıca etil asetatın insan için zehirli etkisi de yoktur. Yalnız etil asetat hemen uçacağı için, pamuğa sürekli damlatmak gerekir ya da daha iyi emen bir madde kullanmak gerekir. Etil asetat potasyum siyanüre göre daha yavaş öldürür, Fakat böcek bir defa hareketsiz kalırsa bir daha ayağa kalkamaz. Halbuki potasyum siyanür kullanıldığında, eğer böcek tam ölmeden çıkarılmışsa hareketli hale geçebilir. Aynıca siyanür gazı canlılar ve dolayısıyla insan için çok zehirlidir. Bunun yanısıra, özellikle renkleri sistematikte kullanılmayan türler ve gruplarda, alkol, zorda kalınırsa, karbon tetraklörür, formol, asetik asit, eter, kloroform vs. pamuğa emdirilerek kullanılabilir. Siyanürlü şişeler uzun süre kullanılabilir; şişenin tabanına konan KCN ya da NaCN üç ay içerisinde tamamen buharlaşarak üstteki alçının içine geçer (alçı bu durumda genellikle sarımsı renk alır) ve etkisini alçının içerisinde bir sene kadar daha gösterebilir. Arazide sık sık açılıp kapanan ya da çok örnek konan şişeler zehirleme etkisini belirli bir süre yitirirler. Bunun için şişenin belirli bir süre dinlendirilmesi gerekir. Ayrıca elin ve güneşin sıcağından, özellikle parlak güneş ışığından iç terleme yaparak örneklerin birbirine yapışmasına ve kirlenmesine neden olur. Zaman zaman soluk almadan şişelerin temizlenmesi (silinmesi) gerekir. Hangi örneklerin şişede ne kadar tutulacağı araştırıcı tarafından deneme ile öğrenilir. Bu şişenin öldürücülük etkisine de bağlıdır. Örneğin sivrisinekler birkaç dakikada ölürken bazı kınkanatlılar 1-2 saat dayanabilir. Öldükten sonra şişede tutulmaları renklerinin atmasına neden olur. Parlak renkliler hem şişenin içinde hem dışında daha geç renk bozulmasına uğrarlar.
Renkleri aynen korunmak istenen bazı gruplara ait örnekler, örneğin kızböcekleri = yusufçuklar (Odonata) ve bunlara benzer örnekler, saf asetona atılmak suretiyle, suları vücutlarından tamamen çekilir ve böylece aniden kurutulmak suretiyle renklerinin canlılığı korunur. Bu durumda çok kırılgan bir hal aldıklarından özellikle taşınmalarda özen gösterilmelidir. Tercihen gerildikten sonra aseton banyosuna sokulmalıdır. Kelebeklere bu yöntem çoğunluk uygulanmaz. Pulkanatlıların diğer hayvanlarla aynı şişeye atılmamasına ve elle fazla tahrip edilmemesine özen gösterilmelidir. Zehir şişesi içinde birkaç dakika içinde ölen hayvanlar, hemen şişeden çıkarılıp bir müddet havalandırıldıktan sonra, abdomeni şişkin olanların, abdomeni ince bir makasla açılarak içi ince bir pensle boşaltılır ve bu boşluğa elde yuvarlanarak sıkıştırılmış bir pamuk parçası yine pensle sokularak kapatılır. Gerek şişe yakalama sırasında açıldığı zaman, gerekse örnekler havalandırılırken, soluk almayı durdurmak ve bu havayı solumamak gerekir. Yakalama ve toplama sırasında rüzgarın önden gelmesine (insandaki yağ asitlerinin kokusunun ve titreşimlerin böceklere ulaşmasını önlemek için) örnekler şişeye konurken arkadan gelmesine (şişedeki zehirli gazları uzaklaştırabilmek için) dikkat edilmelidir. Eğer olanak varsa arazide bu böcekler hemen gerilir; yeterli zaman yoksa, örnekler (doldurulmuş ya da doldurulmamış) gölge ve hafif hava akımı olan bir yerde, bir müddet kurutulur (olanak varsa birkaç gün yoksa birkaç saat) ve daha sonra altına pamuk serilmiş kutulara (tahta ve karton) yerleştirilerek (aynı bölgeden toplananlar karışık olarak aynı kutuya ya da kutudaki katmana konabilir), etiketleri yanlarına iliştirilir. Kutuların hava alması için delikler açılması yararlıdır. Fakat bu durumda parazitlerden korumak gerekir. Kutulara nem alıcı materyal yerleştirme yararlıdır. Kelebek ve yusufcuklar gibi olanlar, üçgen şeklinde katlanmış kağıtlara ya da mektup zarflarına konarak üzerlerine etiket şeklindeki bilgiler yazılır.
Laboratuvardaki İşlemler: Kurumuş bir durumda olan örnekler ya preparasyon işleminden önce ya işlemden sonra, zehirli gazlarla, örmeğin fosfor gazıyla ya da 80°C'lik etüvlerde ısıtılmak suretiyle (24 saat süreyle) taşıyabilecekleri müze parazitlerinden temizlenir. Daha sonra örnekler, altına kum konmuş üzerine filtre kağıdı serilmiş, üstü ya da ağzı sıkıca kapalı bir kavanozda, kuma verilmiş suyun nemi ile yumuşatılır. Bu süre 6 saatten-2 güne kadar değişebilir. Kural olarak büyük örnekler daha geç yumuşar. Ayrıca mantarlaşmasın diye kavanozun içine karbolik asit, eğer bulunmazsa biraz glo ya da naftalin eklemek yararlı sonuç verir. Hızlı yumuşaması isteniyorsa, kavanoz sıcak bir yere, örneğin, kalorifer peteklerinin yanına ya da üstüne konabilir.
Preparasyon: Yumuşayan örnekler, 00-7 numara arasında değişen 9 çeşit kalınlıktaki böcek iğnelerinden birine geçirilmek suretiyle gerilir. 00 en ince böcek iğnesidir ve en küçük örneklerde kullanılır, 7 numara ise en kalınıdır. İgne göğsün ortasından (kelebekler, arılar, sinekler ve bazen kınkanatlılarda vs.) ya da sağ kanadın dip kısmından (peygamberdeveleri, bazı kınkanatlılar, bazı yarımkanatlılar ve bazı çatıkanatlılar) geçirilir. İğnenin 1/3'ü üste gelecek şekilde geçirilir. Bir kısmının her iki taraftaki kanadı (kelebeklerde, sineklerde, arılarda, birgünsineklerinde, taşsineklerinde, evcikliböceklerde, yusufcuklarda ve subakirelerinde bazı sinirkanatlılarda ya da kanat renkleri ve desenleri teşhirde kullanılacaklarda ya da kanat renk ve desenleri çok güzel olan diğer böceklerde), bir kısmının yalnız sol taraftaki kanatları (çekirgeler, hamamböcekleri, kulağakaçanlar, bazı çatıkanatılar, kınkanatlılar vs.) doğal şekliyle açılır (ön kanatların arka kenarı vücuda dik gelecek şekilde). Birçoğunda da ancak birkaç örnek açılır; çoğu, yer kaplamasın diye kapalı tutulur. Ön bacaklar gerilirken öne, ortadakiler ve arkadakiler arkaya doğru itilerek doğal şekliyle, antenler bazen doğal duruşlarıyla, genellikle arkaya itilerek, toplu iğnelerle, zedelenmeden kuruyuncaya kadar konumları sabit kalsın diye tesbit edilir. Atacağı, bozulacağı düşünülen renkler saptanarak not alınır. Çok küçük örnekler, üçgen şeklinde kesilmiş etiketlere kanın tarafıyla yapıştırılarak, iğneye geçirilir. Alkolde saklanılanlarının (larvalar ve küçük erginler) alkolü zaman zaman değiştirilir.
Genital Preparasyon: Eşeysel cep ya da eşeysel organlarının çıkarılarak şekillerinin çizilmesini öngören işlemdir. Kitin kısımları incelenenlerde, etli kısım temizlendikten sonra, % 4 lük KOH içerisinde tutularak etlerin iyice temizlenmesi sağlanır. Bu eşeysel yapılar küçük bir tüp içerisine konarak ya da üçgen şeklinde kesilmiş küçük bir kağıda yapıştırılarak hayvanın iğnesine geçirilir ya da iliştirilir ya da kodlanmak suretiyle lamel üzerinde daimi preparatı yapılır. Kamera lusida ya da çizim takımı dediğimiz aygıtla resimleri çizilir.
Diğer İşlemler: Arazi bilgilerini içeren çok küçük bir etiket (çini mürekkebiyle yazılması tercih edilir) iğneye geçirilir ve etiketin üzerinde, alt kısmına leg diye toplayanın, det diye teşhis edenin ismi yazılarak koleksiyon dolabına yerleştirilir. Kırılan parçalar iy bir yapıştıncı ile (peligon, uhu vs.) dikkatli bir şekilde yerine yapıştırılabilir. Örnekler, her zaman, renkleri bozulmasın diye karanlık bir yerde saklanmalıdır. En azından güneş ışınlarına doğrudan bırakılmamalıdır. Parazitlerden koruyabilmek için kapalı kutu vs. 'de tutulmalı ve en az senede bir defa fümigasyon (zehirli gazlarla) yapılmalıdır. Ayrıca kutuların içerisinde, glo ve benzeri anti-güve ilaçları, en azından naftalin eksik edilmemelidir. Müzeye giren örneklerin hepsine ayrı ayrı numara verilir. Bu numaralar bir genel (diğer hayvan gruplarını, örneğin balık, kuş vs.'yi de içeren bir genel müze giriş numarası) bir de özel numara (yalnız böcek koleksiyonu ya da sadece örneğin Orthoptera grubu için) verilir. Bu numaralar künyeleri ile birlikte, enstitüde, dikkatle korunan genel ve özel giriş defterlerine işlenir.